Aksiyon Reklam
Genel Haberler

Sondajın öncüsü su altı robotu Kaşif iş başında

09/09/2022, 15:48

Türk mühendisler tarafından üretilen su altında maden arama gibi birçok görevi yapabilen insansız su altı aracı "Kaşif", Azerbaycan'ın başkenti Bakü'deki 4. Uluslararası Savunma Fuarı'nda (ADEX 2022) sergilendi.

Türkiye’nin sondaj faaliyetlerinin kritik oyuncularından Kaşif insansız su altı robotunun son üyesi, Abdülhamid Han gemisi için yola çıkıyor. Kendi alanında dünyanın en iyilerinden biri kabul edilen Kaşif 3, küresel enerji krizinin giderek derinleştiği bu dönemde yabancı ülkelerin de yakın markajında.

Son yıllarda Türkiye’nin en sık bayrak gösterdiği alanlardan biri de derin deniz sondaj faaliyetleri. Dünyanın en gelişmiş filolarından birine sahip olan Türkiye, geçtiğimiz günlerde Abdülhamid Han Sondaj Gemisi’ni Akdeniz’deki Yörükler-1 kuyusuna göndermişti.

Sondaj faaliyetlerine devam eden Abdülhamid Han gemisine yeni bir oyuncu daha katılıyor. Yazılımı ve elektronik kartları tamamen Türk mühendislerce geliştirilen Kaşif insansız su altı robotu ailesinin son üyesi Kaşif-3 önümüzdeki günlerde Yörükler-1’de göreve başlayacak.

Armelsan imzalı Kaşif, binlerce metre derinlikte çok kritik operasyonlara imza atabilen bir su altı robotu. Ailenin ilk üyesi Kaşif-1, Fatih Sondaj Gemisi’nde yaklaşık iki senedir çalışıyor. Kaşif-2 ise Kanuni Sondaj Gemisi’nde önemli görevler üstlendi.

Türkiye’nin sondaj faaliyetleri Abdülhamid Han gemisiyle yeni bir evreye geçince Kaşif de çok daha gelişmiş bir versiyonla karşımıza çıktı. Dünyada 3 ya da 4 ülkenin sahip olduğu hibrit motor teknolojisiyle üretilen Kaşif-3 sahip olduğu diğer kabiliyetlerle de dikkat çekiyor.

Sahip olduğu robotik kollar, yüksek çözünürlüklü kamera ve gelişmiş yazılımıyla kritik görevler üstlenen Kaşif-3 temel olarak su altındaki sondaj platformu için oldukça önemli. Binlerce metrede elde ettiği görüntüyü ve verileri anlık olarak kuleye yani ana gemiye aktarıyor. Denizin altında kesme-biçme, conta değiştirme, kuyu başı temizliği gibi faaliyetleri yine Kaşif yapıyor.

Armelsan Genel Müdürü Can Emre Bakım, Kaşif’in üstlendiği görevleri anlatırken ilginç bir bilgi daha veriyor. Eğer sondaj alanında işler istenildiği gibi gitmez ve sıkıntılı bir süreç gelişirse de sorumluluk Kaşif’te oluyor.

Daha net bir ifadeyle, sondaj yapılırken aşağıda herhangi bir patlama ya da kaza durumu olursa o kuyunun güvenli bir şekilde kapatılması Kaşif’in görevi.

Kaşif su altı robot ailesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da yakından takip ettiği projelerden biri.

Ukrayna-Rusya savaşı küresel enerji piyasalarında neredeyse tüm dengeleri alt üst etti. Özellikle Rusya’nın arz konusunda sergilediği tutum başta Avrupa olmak üzere kimi bölgeler için alarm zillerinin çalmasına neden oldu.

Haliyle son dönemlerde neredeyse tüm ülkeler bir şekilde kendi enerjilerini üretebilme noktasında adım atma niyetinde. İlk etapta kapatılan madenlerin yeniden işlerlik kazanması, nükleer santrallere dönüş gibi hamleler akla ilk gelenler olsa da sondaj faaliyetlerine hız vermek isteyenlerin sayısı da hiç az değil.

Bu noktada sadece sondaj gemilerinin değil Kaşif gibi sistemlerin de önemi artıyor. Genel Müdür Can Emre Bakım’a Kaşif’in ihracat potansiyelini de soruyoruz. Kaşif 3 ile yabancı ülkelerin dikkatini ciddi şekilde çektiklerini söyleyen Bakım, yakın zamanda dost ve kardeş ülkelerden ihracat haberleri duyulabileceği bilgisini veriyor.

Kaşif su altı robotu ailesinin her serisinde yerlilik oranı daha da artıyor. Genel Müdür Bakım’ın üzerinde durduğu konulardan biri de platformun yerli ve milli olması detayı.

Bilindiği üzere bir ülkenin politikalarını doğrudan etkileyebilecek projelerindeki veriler çoğu zaman ‘devlet sırrı’ niteliğinde oluyor. Sondaj faaliyetlerinde de hangi alanda, kaç metre derinlikte, ne kadarlık bir rezerv bulunduğu gibi bilgiler bu kapsama giriyor.

İşte bu nedenle Türkiye’nin sondaj gemilerinde tamamen yerli ve milli insansız su altı robotlarının kullanılması büyük önem taşıyor.

Can Emre Bakım da Kaşif ile bu sorunun önüne geçildiği bilgisini paylaşıyor ve “Kaşif aslında çok önemli görevleri yapmakla kalmıyor, Türkiye’nin sondaj faaliyetlerinde belki de ‘devlet sırrı’ niteliğindeki bilgi ve görüntülerin de ‘içeride’ kalmasını sağlıyor” diyerek süreci özetliyor.